Aksaray halkının, %20- 30’nun keyfi yerinde. Benzin- mazot fiyatlarının ne olduğu, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşanlar ile emeklinin ne durumda olduğu yöneticilerin pek umurunda değil. Lafa geldi mi kimse mangalda kül bırakmıyor. Keyfi yerinde olan efendiler yaşayabildiğiniz kadar yaşayın. Köşeleri, kurnaları işgal etmiş devleti, hükümeti ve yetkili kişileri ne kadar ve nasıl kullanacağını hesap etmeye devam ediyor. Siyasetçi ve bürokratı kullanma da zaten mahirsiniz. Yıllardır iyi beceriyorsunuz sakın ihmal etmeyin. Sonra arpanız kesilir.
Ülkenin sıkıntılarını görmezden gelen, bir eli yağda, bir eli balda olan İran, Irak, Suriye, Libya, Ürdün, Mısır, Lübnan, Körfez ülkeleri (Bahreyn, Katar, Abu Dabhi), Afganistan, Cezayir, Fas, Sudan, Tunus gibi ülkelerde sizin gibi yaşayanların akıbetleri hiç hayırlı olmadı. Umarım bu gidişle sonunuz onlara benzemez. Bunu hiç istemem, çünkü ülkemin başına bela gelmesini size kızarak asla istemem. Amerika’nın 53. Eyaleti olan, Osmanlı’ya 1730 yılından beri ihanet eden, Suudi Arabistan’ı hiç ciddiye almıyorum.
Halkın, %70-80’ni geçimini nasıl sağlayacağını, çocuklarını nasıl okutacağını veya bir sanat öğrenerek iş-güç sahibi olmaları için çabalıyor. Evlatlarını ekmeğinden aşından, yaşantısından kısarak yetiştirmeye çalışıyor. İşin kötüsü gelecek için umutları yok. İktidar ve muhalefet mensupları, umutları yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Üniversite imtihanlarına 2025’de, 2 Milyon 560 bin 640 kişi, 2024’de, 3 milyon 036 bin 934 kişi, 2023’de 3 milyon 527 bin 443 kişi girdi. 2025 yılında 2024 yılına göre 475 bin 987 kişi, 2023 yılına göre de 490 bin 816 azalmış durumda. Bu rakamlar üniversitelerin gelecek için liyakat ve ehliyet sahibi öğrenci yetiştirmediği görüldü. Lise açar gibi üniversite açmanın ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Dolaysıyla üniversiteler bir ilim ve ekmek kapısı olamadı.
En çok zoruma giden, üniversitelerin il ve ilçe halkı için bir gelir kapısı olarak düşünülmesidir. Siyaseten faydalanmak üzere hesap yapılması, bununda halk tarafında kabul edilmesidir. İşin doğrusu üniversiteler, dünya ile yarışan gençliğin yetiştirilmesi için düşünülmeli ve açılmalıdır. Bir devlet ve hükümet kendi gençliğini böyle harcayamaz.
Temel bilimlerin dışındaki bölümlere hiç gerek yok. Üniversiteyi bitiren bakkalda, kasapta, temizlik işlerinde, taşeron firmalarda asgari ücretle çalışmak istiyor ama bulamıyor. Temelden sanata yönlendirilse daha doğru olacağını ülkede bilmeyen yok. Anlaşılmaz bir şekilde ölü sisteme devam ediliyor.
Aksaray’da siyaseti temsil edenler ne yapıyor denilirse maşallah keyiflerinde, dünyalık işlerinde bir sorun yok. Şahısları için istediklerini elde ediyorlar. Kendilerinin ve çocuklarının da gelecekleri garanti altında. Cengiz Vekile ulaşmak, dert anlatmak son zamanlarda tamamen ortadan kalktı. Ankara ve Türkiye’de işlerinin çokluğundan olsa gerek.
Hüseyin Vekil ise kendine yakın görmediklerine pek kafa vermiyor. Ankara ve sorumlu olduğu il ve komisyonlarla uğraşıyor. Haklı olarak Aksaray’a çok az zaman kalıyor. Ramazan Vekil ise hoş sohbette, sevgi ve saygıda gayet iyi. Ancak ilin sorunlarına gelince ‘’Devlet Bey, biz iktidar değiliz iktidarı işine karışmayın’’ dediği için kibarca sizi cevaplıyor. Turan Vekille eski CHP il başkanı Ali Abbas Ertürk’ün gayretleri gözden kaçmıyor ama yetmiyor. Bunlara diyeceğim bir şey yok. İl başkanı Hamza Aktürk ise bu meseleyi Cengiz abi ve Hüseyin vekil bilir diyerek, işin içinden çıkıyor. Kibarlığına diyecek yok, işlerin yoğunluğundan randevu almak da kolay değil.
Devleti ve Cumhurbaşkanını temsil eden Vali Mehmet Ali Kumbuzoğlu ise 7 gün 24 saat dolu. Aksaray’da Turizminin gelişmesi için koşturuyor da ne yapıldığını ve yapılacağını halk bilmiyor. Ne yazık ki dar bir kadro ile turizmin veya herhangi bir işin mükemmel olacağı biraz hayaldir. Olağanın dışında gayretlerden bir sonuç alındığını maalesef göremiyoruz.
Aksaray’da iktidar kendi için de siyasi gruplaşmadan, muhalefetle itişip- kakışmadan, muhalefette ne dediğini hesaplamadan konuştukça, güç ve halk birliği sağlanamaz. Birliğin sağlanmadığı her işte yarım kalır ya da anlaşılmaması dolaysıyla takdiri olmaz. İş ve güç birliği sağlanmadıkça, görevi ne olursa olsun hiç kimseden mucize beklenmemelidir.
Aksaray’da bir başka neden de güç odaklarının, yöneticiler üzerinde haksız ve çıkara dayalı baskıları kalkmadıkça, devleti ve hükümeti temsil edenlerde oy hesabı yaptığı sürece büyük işlerin çok az olacağı, uygulamalarla ortaya çıkıyor. Liyakat ve ehliyet sisteminin yok edilmesi sadece ekonomiyi, tarımı, sanayiyi çökertmez. Devletin kurumlarının çökmesine yol açar. Liyakatin yerini biat alır, israf, itibar olur, cehalet bilimin yerini alır. Arkasından devlet çöker.
Zihinsel ve fikirsel hastalık, adam kayırma, yozlaşmanın yaygınlaşması, liyakat ve ehliyet sisteminin çökmesi, felaket getiriyor. Selçuklu ve Osmanlıyı batıran hastalık buydu. Aksaray bu hastalıktan acil olarak kurtulması lazım. Kurtulmanın reçeteside Cengiz Vekilin elinde. Bugüne kadar reçeteyi kullanmak istediğini görmedik. Kendine yazık ediyor.
HAYRFOLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.