Bir duayen köşe yazarı,kendi köşesinde kaleme aldığı bir yazıda fetva vererek,
Aksaray Belediyesi tarafından yapılan Selçuklu Külliyesi nde namaz kılınmaz demiş.
Arkadaşımı biraz araştırdım;
Öyle ya fetva sahibi bu arkadaş,
Hangi Müftülükte görevli ?
Aksaray Müftülüğünde bir görevi yok.
Orada hiç görev yapmamış.
Civar illeri araştırdım oralarda da görev yapmamış.
Google amcaya sordum;
En iyi o bilir diye,
Yok hiç bir müftülükte görevli değil, görev yapmamış;
Sonra acaba imam mı diye araştırdım;
ALLAH ALLAH;
O isimde imamlık görevi yapan biride yok.
Google amcaya bir daha sordum ;
“Böyle bir imam görev yapmamış”dedi.
Acaba, bir tarikatta,yada bir cemaate mi mensup dedim;
Oda değil.
Sonra anladım ki,
Aksaray Belediyesinde yıllarca görev yapmış;
Basın müdürlüğünde de görevleri olmuş,
Sonrada Aksaray Belediyesinden emekli olmuş.
Zaman zamanda duayeni bol olan;
Bir Kanalda program yapmış.
Hiç okumadım ama kitap falanda yazmış.
Yani tam duayen bir köşe yazarı
Bunu kesin bir dille teyit ettiler.
Yani arkadaşın verdiği fetvaya itibar edilmemesi gerektiğini anladım.
Müftülükte resmi görev yapmamış, İmamlık yapmamış,
Cemaate ve tarikata üye değil,
Dini konularda bilgisi benim kadar….
O halde Selçuklu Külliyesi’nde NAMAZ KILINIR…..
Buna kanaat getirdim.
Sonra Cami ve külliyeleri Türk devletlerinde kimler yapmış,
Google amcaya bir daha sordum.
Padişahlar,Kaanlar, Sultanlar,Paşalar, yaptırmış.
Hangi imkanları Kullanarak;
Selçuklu devleti, Osmanlı devleti başta olmak üzere
İslamiyetten sonra Tüm tarihimizde, alınan vergilerle,
Devleti idare edenler, bu vergilerden elde edilen gelirle,
Camiler külliyeler, hanlar hamamlar yaptırmışlar.
Bunlara örnek Aksarayda da Ulu cami, Kızıl minare,
Zinciriye medresesi gibi bir çok tarihi cami ve külliye sayabiliriz.
O zaman Bu fetvayı veren arkadaş;
Aksaray’da ulu camide, kızıl minarede, Kurşunlu camide ve diğer devlet eliyle,
yapılan camilerde namaz kılmıyordur.
Somuncu baba külliyesinde de namaz kılmıyor sanırım.
Buradan namazı, hayırseverler tarafından yaptırılan hangi camide kıldığını kendine sormak
isterim.
Bunlarda; namaz kılınması caiz değilse ;
Vatandaşlarda kılmasın buralarda.
Hep beraber bu duayen arkadaşımızın;
Verdiği adresteki camiye gidelim.,
ALLAH korusun günaha girmişiz, asırlardır.
İl Müftümüzde boşun yorulmasın fetva vermek için;
İl Müftümüze buradan tavsiyem;
Bu arkadaşı fetva vermek üzere görevlendirsin.
En nihayetinde,yetkisi olmasada
DUAYEN KÖŞE YAZARI……
Bugün bir fetva da biz verelim.
Bugün bir hikaye anlatalım
Hikayemizin konusu belkide,
Size konunun özünü anlatacak, belkide saçma gelecek.
Saçmada olsa okumanızı tavsiye ederim.
“Söz konusu yazan bensem altından bir çapanoğlu çıkar.”
Buda sizin benim için söylediğiniz bir söz ama gerçek…
Yıllar yıllar evvel,
Bir müslüman ülkesinde yaşayan,
Adam kılıklı bir katip ve bir kadın bir kadının hikayesi bu.
Adamla kadın aynı sarayda çalışırlarmış.
Adamın güzelmi güzel bir karısı ve çocukları varmış.
Ama aynı yerde çalıştığı kadına gözü kayar ve çok beğenirmiş,
Gel zaman git zaman bu adamın bu kadına olan ilgisi, herkes tarafından anlaşılır olmuş.
Sarayda almış gitmiş dedikodu,
Kadın en sonunda dedikodular yüzünden, adının çıktığını anlayınca,
Kendisine nikah kıymak isteyen adamın teklifini kabul etmiş.
Gizlice evlenmişler,Ama saray küçük yer herkes bu ilişkiyi öğrenmiş .
Zaman geçiyor, adam çirkefleşiyor,Kadına huzur vermiyormuş.
Kadının sonunda canına tak etmiş,kendini adam denen bu katipten kurtarmaya karar vermiş
İşte mesele asıl, bundan sonra başlamış.
Kadıncağız adamdan boşanmış
Adam o devrin Kadıs’ına zevcesini işten çıkarmasını söylemiş.
Kadı adamın bu buyruğunu terslemiş ve dediğini yapmamış.
Adam dururmu, kendiside katip olduğuna göre,
Saraya Kadı ile ilgili uzun bir şikayetname hazırlar.
Bu arada her gelene, Kadı ile ilgili ipe gelmez iftiralar atarak Kadıyı şikayet eder.
Sonunda saraya başka bir Kadı gönderilir,eski Kadı başka göreve alınır.
Yeni gelen Kadı’ya övgüler yağdırıp, yalakalığı elden bırakmayan katip,Yeni Kadı’nın kapısını çalar.
“Kadı efendi, burda bir kadın var, iyi bir kadın değil,
Bu kadın benim eski zevcem ama boşadım, onu işten çıkarın ve cezalandırın”der.
Kadı olayı araştıracağını, söyleyerek adamı başından savar.
Dediği gibi de araştır.
Olayın adamın anlattığı gibi olmadığı, aksine kadıncağızın,hanfendi, ağır başlı ve işini kusursuz hatasız yapan dürüst ve karakterli olduğunu ve çalışanlar tarafından sevilen takdir edilen bir kadın olduğunu öğrenir.
Adam kılıklı Katibin ise anlattığının tam tersi, kötü bir karaktere sahip olduğunu görür.
Ve katibin dediğini yapmaz, Kadının ekmeği ile oynanmaz.
Dururmu katip, yine daha dün yalakalık yaptığı yeni kadıya, iftiralar atmaya başlar.
Derken her gelen Kadıya aynı şeyi yapar.
Sonrası mı sonrasında varın siz tahmin edin.
Madem öyle bir fetva da ben vereyim….
“İftira atmak,yetkisi olmadan fetva vermek,
Kişisel sorunlarını,dine alet etmek,
Devleti kandırmak halkı alenen yanıltmak
GÜNAHTIR EFENDİ”





