Başta Türkiye olmak üzere tüm Dünya’da sevgi, saygı, hak, hukuk ve eğitim neden eksik? Din adamları, siyasetçiler ve öğretmenlerin çok zayıf olduğu için. Çünkü din adamları ve öğretmenler dedikleri gibi yaşamıyorlar, siyasetçilerde dediklerini yapmıyorlar.
Toplumu idare eden, yön veren ve geleceğini hazırlayan din adamı, siyasetçi ve öğretmen sınıfı zaman içinde halktan ve haktan kopuyor ve halka üstten bakmaya başlıyor. Dolaysıyla halkın kültüründen ve ruhundan kopuyor. Hangi halktan olduklarını unutuyorlar. Söze gelince halktan biri olduklarını vurguluyorlar. Ama halktan koptuklarının farkında bile değiller.
Din adamı, siyasetçi ve öğretmen üçlüsünün birinci derecede ki görevleri insanların beynini ve aklını kullanmasını geliştirmek olmasına rağmen böyle yapmıyorlar. Kendi anlayışları kadar gelişmesi yönünde gayret sarf ediyorlar. Açıkcasıda oldukça başarılılar.
Beynini ve aklını tam kullanamayan toplumlar ne yazikki teknolojiyi de geliştiremediklerinden, teknolojisini geliştiren toplumların sömürgesi olmak zorunda kalıyorlar. Aynı zamanda beynini ve aklını tam kullanmayan insanın yüreğinde sevgi, saygı, hak, hukuk da gelişmediğinden eğitim ve öğretimde de geri kalarak, çağın ilmi ve medeni seviyesine ulaşamıyor.
Bu üçlü her yerde her zaman, yaratılanı sevmeyen, yaratanıda sevemez tezini söylüyor, savunuyor ama kendisi yapmıyor. İnsanları ötekileştiriyor, gruplaştırıyor hatta birbirine düşürerek seyrediyor ve bundan da zevk alarak görevini yaptığını sanıyor.
Din adamı, siyasetçi ve öğretmen yaşadığı ülkenin insanına üstten bakmamışsa, o ülkelerde yaşayanlar diğerlerine oranla daha mutlu ve daha başarılı oluyorlar. Özellikle siyasette iktidar mensubu olanların yüzde doksan dokuzu insanlara üstten bakmaya başlıyor. Ta ki iktidardan düşünceye kadar. İktidardan düşünce, Hanya’yı, Konya’yı ve Yanya’yı anlıyor ama kırdığı kalpleri, yaptığı haksızlıkları ve zulümleri tamir etme imkânı olmuyor.
Sonuç olarak, beynimizi ve aklımızı kiraya vermemeliyiz, verdiysek kiradan alarak üstün yaratılan ilmi, irfanı ve vicdanı hür insan olmalıyız. Şuncu, buncu olmaktan çıkıp yaratılış nedenimizi öğrenerek görevlerimizi yerine getirmeliyiz.
Din, siyaset ve eğitim insanlarımız dan hakkıyla görevini yapanlara sevgi ve saygımız sonsuzdur. İyi kötü ayakta durabiliyorsak, her türlü zorluğa ve engellere rağmen görevini yapanlara borçluyuz.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.





