ÇUVALDIZ (Ayşe ALP)

Tarih: 21.04.2025 13:53

Gerçekten şampiyon olmak istemeyenler bir adım öne çıksın'

Facebook Twitter Linked-in

 

Bir Şampiyonluk Nasıl Harcanır?

Pazar günü, tüm şehri kaplayan umut,sevinç, coşku ,birlik ve beraberlik, 80 dakika sürdü.

Uzatmalar dahil son 10 dakikada tüm umutlar yok edildi.

Tribünlerin içi boşaldı, umutların içi oyuldu…

Bülent Yenihayat gelince şampiyonluk” garantı” diyen şakşakçılar; 

Hani neredesiniz?

Neden şimdi herkes sus pus!

“Bülent Yenihayat” diyerek el kaldıranlar, methiyeler düzen gazeteciler, kararın arkasında duran yöneticiler…

Sus pus!

Şimdi kimse kırılıp gücenmesin…

Yada gücenen gücensin, 

Bir taraftar olarak benim umutlarımı hayallerimi yıkan kim varsa gücenebilir.

Bende gücendim kırıldım….

Aylarca lider götürülen bir takım var ortada…

Tam son viraja girmişken; teknik direktör değiştiriliyor.

Hiç bir sebep yokken ortada…

Dahası ortada geçerli bir sebep yokken…

Son vira girmiş bir takımın  teknik direktörü değiştirilirmi ?

Bu sorunun cevabını üç yaşındaki çocuk bile bilir: 

Hayır.

Ama bu şehrin kaderiyle oynayanlar, nedense bilmedi.

Bilmediler ya da bilmek işlerine gelmedi.

 

Şaban Hoca gönderildi.

Yerine Elazığspor’un elinden çıkardığı başarısız  bir teknik adam getirildi.

Peki bu karar Evren Dinçer’e, 

Bu takımın en büyük destekçisine soruldu mu?

İmza töreninde neden yoktu Evren Başkan?

Bir kenara mı itildi, yoksa bu kararları desteklemediği için mi o törende yer almadı?

Karanlıkta kalan  sorular….

Cevaplanması gereken sorular var.

Ama ortada cevap verecek bir yönetim var mı, orası meçhul...

Bugüne kadar “sporu bilen” gazeteciler konuştu.

Yönetimi alkışlayanlar, teknik direktör değişimini başarı reçetesi gibi sunanlar…

Peki şimdi neredeler?

Ne oldu o methiyeler?

Şaban Hoca’nın ipini çektiğiniz gün,

Aslında bu şehrin umutlarını da kestiniz.

Aksarayspor’un ipini çektiniz.

Ve o ip, Elazığspor’un ya da Serikspor’un elinde kupaya dönüşürse,

Bu şehir sizi asla affetmeyecek.

Artık boş laflarla kimseyi oyalamayın.

“Bitmedi, daha maçlar var” diyerek umut tacirliği yapmayın.

Çünkü bu şehir, umudunu sizin yanlış kararlarınızda kaybetti.

Ve şunu unutmayın:

Bu şehir susar, ama unutmaz.

YENİHAYAT'LA BAŞLAYAN HEZİMETİN HESABI VERİLMELİ!

Bu iş, iyi niyetle geçiştirilemez.

 

İkinci Lig'de, neredeyse hiç mağlubiyet almadan takımını liderlik koltuğuna taşıyan, Serikspor’u kendi evinde mağlup eden bir hocayı…

Sadece sosyal medyada yükselen birkaç cılız “Hoca gitsin” sesine kulak vererek gönderen bir yönetimden bahsediyoruz.

Tabi İşin özü öylemi o da tartışılır…

Üstelik Şaban Hoca’yı gönderme çağrıları yapanlar da kimdi?

Üç-beş sosyal medya trolü ve onların dediklerini manşet yapan birkaç “gazeteci”.

O gazeteciler ki, Elazığspor’un  “biz kurtulduk size hayırlı olsun”denilen, şehre hiçbir aidiyeti olmayan Bülent Yenihayat’ın getirilmesi için adeta kampanya başlattı.

Ve şimdi… Serik hezimetinden sonra hepsi ortadan kayboldu.

Bir kısmı da faturayı sadece futbolculara keserek, yanlışlarını örtbas etmenin derdine düştü.

Ama kusura bakmayın!

Şampiyonluk ateşi yaktık deyip, son 6 hafta kala teknik direktör değiştiriyorsanız,

Kazanılmamış maçlar için prim dağıtıyorsanız,

Ve 2-0 öndeyken iki gol atan futbolcuyu kenara aldıran bir hocayı takımın başına getiriyorsanız,

Bu işin sorumluluğunu da, sonucunu da taşımaya mecbursunuz.

Kasıtlı kırmızı kart gören futbolcunun da,

Topları adeta kaleye eliyle sokan kalecinin de,

Defans yapamayan savunma oyuncusunun da,

Hesabını bu yönetim verecek.

Ve eğer Bülent Yenihayat’ın ilk maçındaki oyun planı ile Serikspor karşısındaki oyun planı birebir aynıysa,

Taraftarın “Bu adam buraya Aksarayspor üzerinden Elazığspor’u şampiyon yapmak için geldi” demeye de hakkı vardır.

Kimse bu şehrin aklıyla dalga geçmesin.

 

Şampiyonluk hayali bitti.

Artık yapılması gereken, Bülent Yenihayat'la başlayan hataların masaya yatırılmasıdır.

Ve şu sorular net bir şekilde yanıtlanmalıdır:

Şaban Hoca neden gönderildi?

Bülent Yenihayat ile ne zaman ve kimler tarafından görüşüldü?

Bu kararlardan Aksaray Belediye Başkanı Evren Dinçer neden haberdar edilmedi?

Üst üste üç kez bu şehre kupa kazandıran Evren Dinçer, sizden daha mı az anlıyor bu işlerden?

Ve en önemlisi:

Ahmet Koçaş'ı bu sürecin tam ortasına atan kimdi?

Bu değişikliğe ikna eden hangi gazeteciler ve yöneticilerdi…

Kısacası Ahmet Koçaş’ı günah keçisi ilan etme  oyununu kim yada kimler oynadı…

Bütün bu sorular cevap bulmadıkça, bırakın şampiyonluğu…

Play-Off bile hayal olur bu şehir için!

Evren Başkan’ın yetkiyi yeniden ele alması artık kaçınılmazdır.

Onu pasifize etme fikri kimin aklıydı,

Kimler bu fikri empoze etti, 

Kimler bu oyunu oynadı…

Hepsi deşifre edilmelidir.

Çünkü dünkü hayal kırıklığı, başka türlü geçmeyecek!

Ve bu saatten sonra elimizde ne kaldı?

Serikspor’la Elazığ’ın önümüzdeki maçlarda puan kaybetmesini umut etmek…

Ve,Resmen yağmur duasına çıkmak gibi

Rakipler yenilsin puan kaybetsin duasına çıkmak; kaldı geriye!

 

Son sözüm de şu “iyi niyet elçisi” gibi davranıp, taraftarı yumuşatmaya çalışan spor yazarlarına:

Bırakın artık bu işleri!

Yenihayat hezimeti, sizin de gazetecilik hezimetinizdir.

BİR ŞEHRİN EMEĞİ NASIL HEBA EDİLİR?

Takımı 2. Lig’de zirveye taşıyan, neredeyse hiç mağlubiyet yüzü göstermeyen bir teknik direktörünüz var.

Kendi sahasında Serikspor gibi bir rakibi ezip geçmiş, takımın ruhunu yakalamış bir lider figür.

Ama sonra ne oluyor?

Sosyal medyada ortaya çıkan birkaç cılız “Hoca gitsin” mesajı…

Ve bu mesajları manşet yapıp köpürten bir grup gazeteci…

Derken yönetim, hiç düşünmeden Şaban Yıldırım’ın ipini çekiyor.

Yerine kim getiriliyor?

Elazığspor’dan gönderilen, son derece tartışmalı bir isim: Bülent Yenihayat.

Bu ismin arkasında duran yöneticilerle, onu parlatan gazetecilerin aynı dili konuşması tesadüf mü?

Yoksa bu şehir üzerinden yazılmış bir senaryonun figüranları mıydı hepsi?

Ve ne oldu şimdi?

Serik karşısında sahada olan takım, Aksarayspor muydu gerçekten?

Aynı oyun planı, aynı taktik, aynı sonuçsuzluk…

Sahada 2-0 öne geçip skoru koruyamayan, futbolcuları anlamsızca oyundan çekan, kalecisi golleri eliyle sokarcasına tavır sergileyen bir takım.

Bu tabloyu yalnızca “futbolcuların formsuzluğu” diye açıklamak, büyük bir akıl tutulması olur.

Hayır!

Bu, kötü planlanmış, yönetilmemiş, siyasete ve şahsi hesaplara teslim olmuş bir teknik sürecin sonucudur.

İşin kötüsü, bu kararlar alınırken Aksaray Belediye Başkanı ve kulübün en büyük destekçisi Evren Dinçer sürecin neresindeydi?

İmza töreninde neden yoktu?

Bu sorular, cevapsız kaldıkça yeni sorular doğuruyor.

Ve herkesin merak ettiği asıl konu:

Ahmet Koçaş gibi bir ismi bu sürecin merkezine oturtan kimdi?

Bu kararlarda payı olanlar şimdi sessizlik duvarının arkasına saklanıyor.

Kimse çıkıp da futbolculara suç atmasın.

Yönetim, teknik kadro, destekçisi olan gazeteciler; bu başarısızlığın asli sorumlusu sizsiniz!

Bugün Aksaray sokaklarında umut değil, hayal kırıklığı var.

Şampiyonluk yolunda yapılan teknik direktör değişikliği, bu takıma pahalıya mal oldu.

Ve bu yanlış kararın faturası, sadece sezonun değil, belki de yılların emeğini çöpe attı.

Şimdi herkesin ağzında aynı söz: “Kalan maçlara bakacağız…”

Hayır, bu şehir artık sizin masallarınıza inanmıyor!

Elazığ ya da Serik puan kaybetsin, biz kazanalım diye beklemek, çaresizliğin özetidir.

Ve o “iyi niyet elçiliği” yapmaya çalışan bazı spor yazarları…

Taraftarı sakinleştirme çabalarınız, bu büyük hatanın üzerini örtmeye yetmez.

Yenihayat kararı nasıl bir hezimetse, o karara sessiz kalan sizler de bu hezimetin ortaklarısınız.

Bakın Bir taraftar,

Hemde Spordan çok iyi anlayan bir taraftar;  aynen şöyle söyüyor.

“ONLAR KİMSE, BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN!

Bu şehirle oynamanın bedeli olur…

Geçtiğimiz hafta Diyarbekirspor maçında düşme hattındaki rakibinden puan alıyorsun…

Şampiyonluğa oynayan bir takım olarak camia susuyor, sineye çekiyor.

Ama öncesinde ne yapıyorsun?

Son düzlüğe girmiş bir atın jokeyini değiştiriyorsun!

Takımın bütün kimyasını, ruhunu altüst ediyorsun…

Uyardım.

Dedim ki: “Elazığ’a dikkat edin.”

Ama sadece sahada değil, her alanda dikkat edin!

Ne oldu peki?

Soğuk hava, kar yağışı derken Elazığspor maçını TFF erteledi.

Erteleme sonrası öyle bir fikstür düzenlemesi yapıldı ki;

Önce Elazığ-Aksaray… Ardından Elazığ-Serik…

Ve buradan çıkan sonuç: Elazığ’ı zirveye taşıyan fırsat!

Bu gibi durumlarda siyasi gücünü, yönetim kabiliyetini ortaya koyarsın.

Peki siz ne yaptınız?

Koca bir hiç!

Gelelim bugünkü maça…

Ama önce bir çağrım var:

Bu takımın 1. Lig’e çıkmasını istemeyen her kim varsa – yönetici, futbolcu, görevli –

Bir adım öne çıksın!

Bugün ne yaptınız biliyor musunuz?

Sezon boyunca cefasını çeken, deplasmanlardan geri durmayan taraftarı cezalandırdınız.

Köyü, kasabayı, ilçeyi maça çağırdınız ama yaşanacakları hesaplamadınız.

Stadın kapasitesi belli!

Merdivenler doldu, koridorlar taştı, nefes alınmaz hale geldi.

Kontrolsüz şekilde bilet satıp izdiham yarattınız.

Bu şehir sevdalıları, dişini tırnağına takıp destek verdi size.

Ama ne oldu?

En kritik anda, en gereksiz kartla takım 10 kişi kaldı.

Ve teknik ekip, bunu öngörüp bir plan yapmadı!

Cezalı duruma düşen oyuncular, sahada yürüyenler, kapanan ama savunmayı bile beceremeyen bir takım görüntüsü…

Dedim ya, gerçekten şampiyon olmak istemeyenler bir adım öne çıksın!

Bir belediye düşünün…

Bir başkan düşünün…

Evren Dinçer gibi bu takıma her şeyini veren bir ismin emeğini, gayretini, desteğini hiçe sayanlara ne demeli?

İşin en acı tarafı ise şu:

Düşünsenize, bu takım 1. Lig’e çıktı diyelim…

Hanginiz bu teknik kadroyla, bu futbolcularla, bu anlayışla devam edersiniz?

Edemezsiniz!

Ve siz de bunun farkındasınız.

O yüzden…

Bu plansızlık, bu ruhsuzluk, bu vurdumduymazlık…

Sanki bilinçli bir "tırmanışın" senaryosu gibi.

Bu tablo, öyle ya da böyle yazılacak tarihe.

Ama ne hikmetse bu tarih, emek verenin değil; hesap yapanın lehine şekilleniyor.

Takdir sizlerin!

Bu  taraftarımızın isyanına cevabınız ne olacak çok merak ediyorum….

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —