Orkide… Gören herkesin “narin” diye tanımladığı, zarif yaprakları ve benzersiz çiçek formuyla adeta kırılganlığı temsil eden bir çiçek. Oysa işin aslı öyle değil. Orkide, sandığınız kadar hassas değildir; sadece suyu ve nemi sever. Bu yüzden bakımında istikrar ister ama onu büyütmek için özel bir sihir gerekmez: Anlayış ve sabır yeterlidir.
Dünyada 25 binden fazla türü bulunan orkide, tropikal bölgelerden Alp dağlarına kadar geniş bir yaşam alanına sahiptir. Doğada kayalara, ağaç gövdelerine, hatta toprağa tutunarak büyür. Her bir türü kendine özgüdür. Ama hepsi, köklerinden gelen dirençle yaşar. Yani zannedildiği gibi camdan yapılmış bir çiçek değil; aksine, doğanın dayanıklı ve zekice evrimleşmiş harikalarındandır.
Orkide'nin zarif görüntüsünün altında, oldukça kararlı bir yapısı vardır. Gövdesi ve kökleri, çevresine hızla uyum sağlayabilir. Çok az suyla uzun süre idare edebilir. Sadece köklerine temas eden hafif nemle yaşamını sürdürebilir. Güneşi doğrudan sevmez ama ışığı sever. Sessizdir, gösterişlidir ama gürültüsüzdür.
Çiçek açma döneminde sabır ister. Haftalar, bazen aylar boyunca yapraklarıyla bekler. Ve bir gün birdenbire o muazzam çiçekleriyle çıkar karşınıza. “İşte buradayım” der gibi... Güzelliğiyle dikkat çeker ama hiçbir zaman bağırmaz.
Aslında orkide, bize çok şey öğretir:
Sessiz büyümeyi.
Derinlerde kök salmayı.
Sakin olmayı.
Ve en önemlisi:
Göründüğü gibi olmak zorunda kalmadan da hayatta kalmayı…
Çünkü orkide, narin değil; sadece zarif bir savaşçıdır.