Köylüyü çarıktan kurtaran, efendi yapmaya uğraşan, ülkeyi okulla donatan, ‘’Söz Milletindir’’ dediği için idam edilen, Demokrasi ŞEHİDİ Başbakan Adnan Menderes, asla unutulamaz. Özellikle insanlık ayıbı olan yapılan işkenceleri nesillerden, nesillere taşımak boynumuzun borcudur.
Başbakan Adnan Menderes ipte sallanırken savcı Egesel’in ettiği hakaret asla unutulmamalıdır ki başbakanlar asılmasın, insanlar birbirine kin tutmasın. ‘’Menderes ipte sallanıp sonunda hareketsiz kalıyor. O sırada yanındakilerle Yassıada Başsavcısı Altay Ömer Egesel geliyor. Elleri ceplerinde, celladın bacaklarından tutup salladığı cesede bakıyor, bakıyor ve bir eliyle işaret ederek: ‘’ Ey bir zamanın devletlisi, diyerek bu namussuz bir defa değil, dokuz defa asılacak namussuzdu diyor’’
Cellat, bacaklarından tuttuğu cesedi sağa-sola çeviriyor: ‘’ İşte başbakanımız!.. Ruhu uçtu, kendisi sıçtı’’diyor. Düşmanlarına bile insanca davranmış asil bir milletin, asaletten ve insanlıktan nasibini almamış savcısı, Atatürk tarafından keşfedilmiş ve milletvekili olması istenmiş, 10 yıl başbakanlık, 19 yıl milletvekilliği yapmış, devlet ve milletini seven birine söylüyor.
Atatürk, Adnan Menderes’i 1930 yılında Aydın gezisinde keşfetmiş ve milletvekili yapılmasını tavsiye etmiştir. Dolaysıyla Menderes; 4 dönem Cumhuriyet Halk Partisinden Aydın ve Kütahya, 4 dönem Demokrat Parti Kütahya ve İstanbul milletvekili seçilmiştir. 1950 seçimlerinde partisi tek başına iktidara gelince Menderes’te 1950’yılından, 1960 yılına kadar 10 yıl Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yapmıştır.
İstiklal Savaşına katılan ve İstiklal Madalyalı, 5 dönem milletvekilliği, 10 yıl başbakanlık yapan ve ipte can veren Adnan Menderes’e Yassıada Baş Savcısı Altay Ömer Egesel ve mahkeme başkanı Salim Egesel’in Türk Milletini utandıracak akıl almaz, işkence ve hakaretlerini bu millet unutmadı, unutmayacak.
Adaletle değil yukarıdan gelen emirle karar veren, sözde Hâkim Salim Başol’u, Ömer Egesel’i ve benzerlerini maalesef bu devlet 62 yıldır temizleyemedi. Bu ülke hâkimleri 2014 yılında Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğu teröristlikten idama mahkûm edebiliyor. Arkasından da serbest bırakabiliyor. Demdeki hukuksuzluk, kin ve çekememezlik adeta bu milletin kaderi oluyor ve karabulutla başında hiç gitmiyor
Söyleyen siyasi mahkûmları Bizans’tan kalma karanlık zindanlara atan, Yunan, Bulgar, Ermeni ve Rus subaylarının
Yapmayacağı işkenceleri yapan, Yassıada komutanı Albay Tarık Güray’ı da bu millet unutmayacaktır.
Türk Genel Kurmay Başkanları, o tarihlerde Anıtkabirde Devlet Mezarlığına defnedilirken, 1958’de Genel Kurmay Başkanı yapılan Orgeneral Rüştü Erdelhun’un, Devlet Mezarlığına konmasını önleyen ihtilalciler aceba hiç utanmadılar mı? Suçsuz bir paşanın ölüsünden intikam almayı askerliklerine ve vicdanlarına nasıl sığdırdılar?
Batı Anadolu illerimizi yakıp-yıkarak ve onbinlerce masum insanımızı süngüleyerek, hamile kadınlarımızın karınlarını deşerek Polatlı önlerine kadar gelen vahşi Yunan ordularının elimize esir düşen Başkumandanına bir fiske bile vurulmamıştır. Gel görki 10 yıl başbakanlık yapmış Adnan Menderes’e akıl almayacak, insanlık ayıbı işkence yaptılar?
Ruslara 40 yıl kök söktüren Kafkas Kartalı, Şeyh Şamil esir düşünce kılıcı alınmamış ve Rus çarı, Sarayında oturması için bir bölüm tahsis ettirmiş ve bir müddet burada kalan Şamil, burada kalmak istemeyince başka konak tahsis ettirmiştir. Kısa süre sonra Şeyh Şamil’in isteği üzerine Çar’ın müsaadesiyle önce İstanbul’a sonrada Kâbe’ye giden Şamil Kâbe’de defnedilmiştir.
Ruslar, Şeyh Şamil’i böyle karşılar ve uğurlarken, Türk subaylarının Adnan Menderes’e işkence yapmaları ve son görev olan cenazesinin nerede, nasıl ve kim tarafından yıkandığını, mezara kimler tarafından götürülüp defnedilmesinin de muamma olması da ölüye hakaret değil midir? Bu muameleleri insanlıktan nasibini alanların değerlendirmesi lazım. İnsanlıktan nasibini almayanlara bizim hiçbir sözümü olamaz.
İdamından 4-5 saat önce Menderes’in başına dikilen doktorların; şimdi senin basurunu kontrol edeceğiz diyen sözde doktorları, 1957 Londra uçak kazasında bileklerinde arıza kalan bükülünce acı çeken, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu tuvalete gideceği zaman bileklerini arkadan kelepçeleyenler, kelepçeyi çözmeleri ricasını kabul etmeyen, sözde komutan ve
Gardiyanları da bu millet unutmayacaktır.
Not: Bu yazıda, Samet Ağaoğlu, Cemal Kutay, Orhan Erkanlı, Necip Fazıl Kısakürek, Tarık Güryay ve Yavuz Bülent Bakiler ’in eserlerinden faydalanılmıştır.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.